top of page

Ana gibi yar baba gibi diyar olmaz…

Kahramandır baba… Sığındığımız liman, her daim arkamızda hissettiğimiz güçlü nefes, varlığının yettiği heybettir baba. Kökleri toprağın altında sapasağlam bir ağaç gibidir. Rüzgâr, fırtına, yağmur, sel, her koşulda ayaktadır, seni de kuşatır, korur, kollar.

Kız çocuğunun tanıdığı ilk erkektir, ilk aşktır. Erkek çocuğunun ise olmak istediğidir, idealdir…

Babamdan öğrendim:

Yüzmeyi babamdan öğrendim. Ne kadar korksam da derinlere gitmekten; ben bilmiyordum ama babam biliyordu… Gözü üzerimde, cesaretle attığında beni denize belimde simidim olmadan bir baktım yüzüyormuşum zaten, ben bilmiyordum ama babam biliyordu… Cesareti, korkmamayı, güvenmeyi babamdan öğrendim.

Akşam işten gelip, ödevimi kontrol edip de “kaç dakikada yaptın bunu?” diye sorduğunda yaptığım işi düzgün yapmayı babamdan öğrendim.

Sabırlı olmayı babamdan öğrendim. Matematikten takıldığımda telefonun bir ucunda, iş yerinden bana sabırla matematik anlatan babamdı çünkü. Matematik aşkı babamdan geçti. Matematiğin her şey olduğunu babamdan öğrendim.

“Haydi, odana” diyerek beni odama gönderdiğinde, “neden ki?” soruma “gidince anlarsın” deyip de odama gidip dakikalarca nedenini anlamadan bekleyip sonra ışığı kapatıp yanına gittiğimde ancak anladığımda ışığı açık bırakmış olduğumu; tutumlu olmayı, her türlü milli servetimize sahip çıkmamız gerektiğini babamdan öğrendim.

Dağ tepe tırmanmayı, dağlarda kekik toplamayı, melengiç ağacının yapraklarının tadını, kaysı, incir, erik, elma ve daha bir sürü ağacı tanımayı, hayvandan, böcekten, hiçbir şeyden korkulmayabileceğini,  doğanın bir parçası olmayı ve daha bir sürü bir sürü şeyi babacığımdan öğrendim. Saymakla bitmez…

Günlerin, haftaların, yılların içerisinde yaşarken, özellikle de çocuklukta çok da bilincinde olmuyoruz neler kazandığımızın. Büyüyüp de biraz durup düşününce anlıyoruz ne çok şey öğrendiğimizi anne-babalarımızdan.

Asıl eğitim, bir öğretmen edasıyla anlatarak, dikte ederek değil de yaşamın, yaşamanın içinde gerçekleşiyor. İçerisinde duygu, var oluş, bireyin kendisi, ruhu yer aldığında kendiliğinden, olanca doğallığı ve kalıcılığıyla meydana geliyor öğrenme. O yüzden çocuklarımız bin kere söylediğimiz şeyi değil de bir defa bile olsa bizden gördükleri davranışı yapıyorlar. O yüzden okul bir yere kadar eğitim verebiliyor ve öğretmenlerin bir türlü ulaşamadığı ve davranışlarını düzeltemediği “zor” öğrencileri oluyor. Çünkü öğrenmede en önemli faktör modellemedir, çocukların ilk ve en etkili modelleri ise anne-babalarıdır. Model olmak öğretmekten, anlatmaktan, söylemekten, dikte etmekten çok daha zordur ama etkilidir, hızlıdır. Eğitim ve öğrenme açısından bakıldığında aslında kolay olandır da. Tek yapmanız gereken çocuğunuzda var olmasını istediğiniz davranışları sergilemenizdir (zor olan kısmı da burası sanırım ) gerisi kendiliğinden gelir 😉 Elbette hatalarımız olmaktadır, olacaktır. Önemli olan davranışımızın, davranışlarımızın etkisinin ve çocuklarımıza verdiği alt mesajların farkında olmaktır. Gerekirse konuşup anlatarak, alt yazı geçerek, alt mesajlarda tabi ki düzeltme yapabilirsiniz. Aslında herkes olması gerekeni, ideal olanı bilir. Asıl olan, ideal olanla olmakta olan yani var olan arasındaki farkı kapatmaya çalışmaktır. Bu tek doğru olduğu anlamına gelmez tabi, evrensel olana, gerçeğe giden bir sürü doğru vardır elbet. Bu yollardan biri veya bir kaçı ile aile olarak, ortak hareket ederek yol almak gerekir. Anne baba olmak bu yolda rehber olmak demektir, rehber olmak ise kendisi başka yolda yürürken çocuğuna “bakma sen bana, sen şu yoldan git” diyerek değil de doğrudan çocuğun yürümesi gereken yolda yürüyerek olur. Çünkü biz nereye gidersek çocuklarımız da oraya gider. Tıpkı annelerinin peşi sıra yürüyen minik civcivler gibi

Tüm babaların babalar günü kutlu olsun…

#ebeveyn #babalargünü #annebaba #baba #sevgi

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page