Zaman anahtarları…
Bir nefesliktir yaşam, bir nefestedir yaşam, bir nefestir yaşam…
Nefes şifadır, sağlık, bolluk, berekettir.
Beden, zihin ve ruhun ortak dilidir.

Nefesin nasılsa bedenin, zihnin, ruhun öyledir. Nefes alma şeklimize bakarak nasıl olduğumuzu, neye ihtiyacımız olduğunu anlayabiliriz.
Nefes çalışmanın en güzel tarafı kendinizden başka hiçbir şeye ihtiyacınız olamamasıdır. Her an, her yerde nefes egzersizi yapabilirsiniz. Gün içerisinde bilinçli aldığınız bir kaç nefes bile fark yaratır.
Her zaman inandığım ve dile getirdiğim odur ki; hayatınızın herhangi bir alanında yaptığınız küçücük bir değişiklik kelebek etkisi ile hiç beklemediğiniz, çok büyük değişikliklere sebep olabilir. Nefesinizi değiştirdiğinizde hayatınızın nasıl değiştiğine şahit olursunuz. Ve yine hep inanır ve söylerim ki bir şeyi değiştirmek için önce onu fark etmeniz gerekir. Yani önce nefesinizi fark edin.
Nasıl nefes alıyorsunuz? Aldığınız nefes nereye gidiyor? Bir nefeste içinize ne kadar hava alıyorsunuz? Aldığınız nefesi içinizde ne kadar tutuyorsunuz? Ne kadar verimli kullanıyorsunuz nefeslerinizi? Nefes alırken duraklıyor musunuz? Nefesinizi tutuyor musunuz? Sahi nefes alıyor musunuz?
Bir sandalyeye dik oturun, bacaklarınız yere paralel, iki ayağınız da yere sağlam bassın ya da sırt üstü yere uzanıp dizlerinizi hafif kırın ve yine iki ayağınız da sağlam bassın. Bir elinizi göğsünüze bir elinizi karnınıza koyun ve her zamanki gibi nefes alıp verin. En çok hangi elinizin hareket ettiğine dikkat edin. Hangi eliniz hareket etmiyorsa o bölgeye nefes gitmiyor demektir. Ve tabii ki nefes sürenizi ölçün. Nefes almaya başlayın ve içinizden bin bir, bin iki, bin üç… diye sayın. Bir alıştan diğerine kaç saydınız? 4 saniyeden kısa ise yeterince nefes almıyorsunuz demektir. Araştırmalar sonucunda ideal nefes süresinin dakikada en az 6 olması gerektiği tespit edilmiş. Bu da 10 saniyede 1 nefese karşılık gelir. Bir nefes derken kastettiğim almayla başlayıp ciğerlerinizdeki havayı boşalttığınızda sona eren süreçtir. Nefes alırken karnınız ve göğsünüz şişmeli, verirken inmelidir. Bu tabii ki nefesin mekanik görünen, bedensel boyutu. Bir de duygusal ve davranışsal boyutu var ve tabii ki ruhsal boyutu da.
Gün içerisinde nerede, ne yapıyor olursanız olun, aklınıza gelsin ve nefesinize odaklanın. Nasıl, nereye, ne kadar nefes alıyorsunuz? Fark edin. Nefesinizi derinleştirmeye, nefesinizin süresini artırmaya çalışın. Sayın. Alırken sayın, verirken sayın. Saymak odaklanmanıza yardımcı olur. Böylece uyandığınız andan uykuya daldığınız ana kadar ha bire planlar yapan, yaptığı planlardan, kurduğu hayallerden, olmamış şeylerden endişe duyan, daha önce olan bitenlere kızan, üzülen, söylenen özetle hep geçmişte veya gelecekte yaşayan zihninizi şu ana çekersiniz ve kendinize minik boşluklar yaratmış olursunuz. Sadece bu küçücük, anlık şimdiye dönüşler bile bilmediğiniz daha büyük kapıları açmanızda kullanacağınız zaman anahtarlarıdır. O anahtarları görün, yaşayın, kullanın. Onlar doğuştan getirdiğiniz ve büyüdükçe kaybettiğiniz anahtarlarınız.